12 Mart 2012 Pazartesi

Pazarlama ve Ar-ge


Pazarlama, doğru pazarlama stratejileri geliştirme ve etkin pazarlama bütçeleri ortaya koymayı başarmak, işinizi yürütmek / büyütmek için karşınıza çıkan en zor problemlerden biri gibi gözükmekte. Özellikle bugün, satış sonrası hizmet stratejileri, sosyal medyayı etkin kullanma, tükeciti ile duygusal bağ kurma vb pekçok unsura dikkat ederek çılgın rakamlar da harcamamayı başararak pazarlama yapabilmek imkansız gibi durmakta. Dolayısı ile danışmanlık firmaları, mentorlar, reklam ve iletişim ajansları ve hatta fikrini sorduğunuz eş-dostlarınız arasında dahi işinizi başarıya taşıyabilmeniz için en önemli unsurun pazarlama olduğunu söyleyecek olanlar çoğunluktadır.

Gerçekten etkin bir pazarlama stratejisinin size sağlayacağı avantajlar büyük olacaktır. Ancak başarılı bir pazarlama başarıya ulaşmanız için yeterli midir?
Bu sorunun yanıtını vermeden önce bir noktayı aydınlatmakta fayda olduğunu düşünüyorum. Günümüzün popüler ve önemli konularından biri olan girişimcilik maalesef her zaman doğru anlaşılmamakta. Duygu Eren’in “Cahil Cesareti mi? Girişimci mi?” adlı makalesinde belirttiği gibi girişimci herşeyden önce “vizyoner” olan kişidir.

"Önce etrafıma baktım ve rüyalarımdaki otomobili bulamayınca kendim yapmaya karar verdim". Bu Ferdinand Porsche'nin kendi girişimcilik hikâyesinin başlangıcıdır. Vizyon sahibi olmak, değişik açılardan bakmak ve farklı şekillerde yaratıcı olmaktan geçer. Girişimci odaklandığı iş fikriyle ilgili her şeyi bilmek ve o fikre yenilikler katarak hayata geçirmek arzusunda olmalıdır. Vizyonerlik, inovasyonla doğrudan bağlantılıdır. Yeni fikirler farklılıklar katılarak sunulur, böylece sürekli değişen piyasa koşullarında rekabet üstünlüğü sağlanmış olur. Girişimcinin mutlaka bir vizyonu olmalıdır, bu vizyonu hiçbir zaman illüzyona dönüşmemelidir.

Her start-up bir girişimcilik projesi değildir. İşte bu noktada bir start-up yerine bir girişim yaratabilmek için pazarlama değil “Ar-ge” büyük önem taşır. Bunu en iyi açıklayan örneklerden birisi “What the Dog Saw” kitabının yazarı Malcolm Gladwell tarafından kaleme alınmıştır.

“Son otuz yıl içerisinde ardarda mutfak aletleri icat eden Ron Popeil (Popeil Otomatik Makarna ve Sosis Makinesi de dahil olmak üzere) en büyük başarılarından birini, evinin mutfağında deneme-yanılma yöntemiyle geliştirdiği piliç çevirme makinesi sayesinde elde etti. Ron doğru cihazı ortaya çıkarana kadar en az iki düzine patent başvurusu yaptı. Cihaz sınıfının en güçlü motoru ile donatılmıştı. Yapışmaz seramikle kaplanmış, kolayca temizlenebilen bir damlatma tepsisi vardı ve fırın bir metre kadar bir yükseklikten betony a da taş bir zemine arka arkaya on kez düştüğünde bile çalışıyordu.
Ron yirmisekiz dakika otuz saniyelik bir tanıtıcı reklam filmi çekti. Film stüdyodaki seyircilerin karşısında canlı olarak çekildi ve ilk kez 8 Ağustos 1998’de yayımlandı. O kadar çok sipariş aldı ki toplam satışları üç yıl içinde bir milyar doları geçti. Ron Popeil tek bir focus grubu bile kullanmadı. Hiç pazar araştırmacısı, halkla ilişkiler danışmanı, reklam ajansı ya da iş danışmanı olmadı. Bütün uzmanların modern ekonomide yapılamayacağını söyledikleri şeyi yaptı. Mutfağında yeni birşey hayal etti, sokağa çıktı ve onu kendi pazarladı.”

Girişimcilerin en çok dikkat etmesi gereken konu pazar ihtiyacını doğru tesbit etmek, ürünü geliştirirken farklılık yaratmak (gerekirse bütçesinin büyük kısmını bu nedenle ar-ge çalışmalarına ayırmak) ve nihayetinde tüketicinin spesifik bir ihtiyacına etkin bir çözüm sağlayan özel bir ürün ortaya koymak. Bu standardı yakalamayı başaran bir girişimcinin, alması gereken yolun dörtte üçünü aşmış olarak pazara giriş yapacağını söylemek mümkündür. Unutmayın doğru ürün kendi kendini pazarlar.

Girişimcilik Danışmanı ve Strateji Planlama Uzmanı
Pelin Aslan
Yazarla irtibat için: pelin@dpdanismanlik.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder